20 Kasım 2017 Pazartesi

KRAL.

Moonchild White Crow Beni ortak olarak yapılan bir hata, sol yan bilincinin gereğinden fazla abartılması, onun berraklığı ve gücti karşısında gözlerin körelmesi konusunda uyardı. Söylediğine göre, bireyin sol yan bilincinde olması, onun hemen o anda tüm budalalıklarından arındığı anlamına gelmiyordu— sol bilinçte olmak, yalnızca daha güçlü bir algılayabilirle yetisi, daha çabuk bir biçimde kavrama ve öğrenme ve her şeyin ötesinde, daha geniş bir unutma yeteneğine sahip olma anlamına geliyordu. Don Juan’ın kendi savaşçılarıyla buluşma zamanım yaklaştığında, bir yol gösterici olarak kullanmamı sağlamak üzere, bana kendi velinimetinin grubu hakkında biraz bilgi verdi. Dışarıdan bakan birine, kimi zaman velinimetinin dünyasının sanki dört ayrı aileden oluşuyormuş gibi görünebilirmiş. Birinci aile, güneyli kadınlar ve Nagual’ın habercisi tarafından; ikinci ev, doğulu kadınlar, araştırmacı ve bir erkek haberci; üçüncü ev, kuzeyli kadınlar, eylem adamı ve bir diğer erkek haberci; dördüncü evse, batılı kadınlar, olayların gerisindeki adam ve üçüncü erkek haberci tarafından kurulmuş. Başka zamanlarda aynı dünya, gruplardan oluşmuş gibi görünebilirmiş. Bir grup, birbirlerine kesinlikle benzemeyen dört yaşça daha büyük adamdan oluşuyordu ve bunlar, don Juan’ın velinimetiyle onun üç erkek savaşçıymış. Bir ikinci grup, habercilerden oluşuyormuş ve bu dört adam birbirlerine çok benziyorlarmış. Üçüncü grup, birbirinin görünürde eşi, çift ikiz kadınlardan oluşuyormuş, bunlar güneyli ve doğulu kadınlarmış. Dördüncü grup ise görünürde kız kardeş iki çiftten oluşuyormuş ve bunlar kuzeyli ve batılı kadınlarmış. Bu kadınların hiçbirinin aralarında akrabalık ilişkisi yokmuş. Birbirlerine benzemelerinin nedeni, don Juan’ın velinimetinin sahip olduğu olağanüstü güçmüş. Don Juan bu

kadınları iki mamuta benzetiyormuş, görünüşleri ürkütücüymüş, ama kendileri son derece dost canlısı ve sevecenmişler. Doğulu kadınlar çok güzel, genç ve espriliymişler, onları izlemek göze ve kulağa son derece hoş gelirmuş. Kuzeyfi' kadınlar, son derece kadınsıymış, kibirli ve oynakmışlar, yaşlanmaktan korkuyorlarmış ama aynı zamanda son derece açık sözlü ve sabırsızmışlar. Batılı kadınlarsa kimi zaman çılgın, kimi zamansa ciddiyetin ve çalışkanlığın doruğundaymışlar. Don Juan’ı en çok rahatsız edenler bunlarmış, çünkü, son derece ciddi, kibar ve yardımsever olmalarına karşın, her an kendilerini kaybedip gözü dönmüş birer çılgın gibi hareket edebilecekleri gerçeğini don Juan bir türlü anlayamıyor- muş. Öte yandan, erkekleri adlarını anmaya bile değir bulmuyordu don Juan. Bunlar hakkında kayda değer hiçbir özellik bulamadığını söylemişti. Kişilikleri, kadınların sahip oldukları kararlılığın şaşkınlık verici etkisi ve velinimetinin ezici gücü tarafından tümüyle ele geçirilmiş gibiymiş. ,Jiendi uyanışından söz ederken don Juan, velinin dünyasına fırlatıldıktan sonra, çekinmeden yaşamanın ne denli kolay ve rahat olduğunun farkına varmış. Kendi hatasının, amaçlarını yaşamındaki sahip olabileceği tek değerli şey olarak görmek olduğunu anlamış. Tüm yaşamı boyunca bir serseri olarak yaşamış; bu nedenle hayattaki en büyük tutkusu, maddi zenginlikler elde etmek, adam olabilmekmiş. Bu konudaki hırsına ve başarısızlık karşısında yaşadığı derin üzüntüye kendini o denli kaptırmış ki, çevresindeki hiçbir şeyi incelemeye vakit bulamamış. Velinimetinin yanında yer almayı seve seve kabullenmiş, çünkü kendisine en sonunda adam olmasını sağlayabileceği bir fırsat sunulduğunun ayrımına varmış. En azından bir büyücü olmayı öğrenebileceğini düşünüyormuş. Velinimetinin dünyası içinde soğurulmamn, onun üzerinde İspanyol Fetihçilerinin Kızılderili kültürü üzerinde yaptığı etkiye benzer bir etki yaratacağını hissedi- yormuş. Bu, her şeyi yok edecekmiş, ama güçlü bir kendi
kendini inceleme sürecini zorla da olsa ortaya çıkartacakmış.
★ Tuhaftır, don Juan’ın savaşçı grubuyla karşılaşmaya hazırlanırken gösterdiğim tepki, hayranlık ya da korku değil, daha ziyade iki konuya karşı duyduğum önemsiz bir düşünsel meraktı. Bunlardan birincisi, dünya üzerinde dört tip kadın ve dört tip erkek bulunduğu yolundaki önermeydi. Bu konuda don Juan’la tartıştık ve insanlar arasındaki bireysel farklılıkların sahip olduğu kapsamın böylesine basit bir şemaya sığmayacak denli geniş olduğunu belirtmiştim. Benimle aynı düşünceyi paylaşmıyordu. Kuralın nihai olduğunu, herkesi kapsayamayacağını öne sürmüştü. ikinci konuysa don Juan’ın bilgilerinin kültürel bağlamıydı. Bunu kendisi de bilmiyordu. Bunu, bir tür “Pan-Indi- anizm” düşüncesinin ürünü olarak görüyordu. Kökenleri üzerine geliştirdiği kurgulama şöyleydi: Bir zamanlar, İspanyolların Fetihlerinden önce Kızılderili dünyasında, ikinci dikkatin işleniş biçimi gücünü yitirmiş. Belki de yüzyılları aşan bir süre boyunca gücünü yitirmeye başladığı noktaya ulaşıncaya değin herhangi bir engellemeyle karşılaşmaksızın gelişimini sürdürmüş. Bu dönemde uygulamacıların denetime gereksinimleri yokmuş büyük olasılıkla, bu nedenle de, bir sınırlamanın bulunmadığı bir ortamda, giderek daha dolambaçlı bir nitelik kazanan ikinci dikkat, güçleneceği yerde zayıflamaya başlamış. Daha sonra İspanyol akıncılar gelip üstün teknolojileriyle Kızılderili dünyasını yerle bir etmişler.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder