Moonchild White Crow La
Gorda onu yanlarına almadıklarını söyledi. Ancak Nagual Juan Matus ona
bir zamanlar benim dirimsel enerjiden yoksun olduğumu, bir ölüden
farksız olduğumu, hepsinin sırayla bedenime taze enerji üflediklerini
söylemişti. O dünyada, yaşam gücüne sahip herkes
bunu üfleyerek diğerlerine aktarabilirmiş. Nefeslerini, üzerinde bir
depolama noktası bulunan tüm deliklere gönderebilirlermiş. İlk üfleyen
Silvio Manuel olmuş, onu Nagual kadın izlemiş. Enerjimin kalan bölümünü
Nagual Juan Matus’un topluluğunun diğer üyeleri oluşturmuş. Enerjilerini
içime üfledikten sonra, Nagual kadın beni sisten çıkartarak, Silvio
Manuel’in evine taşımış. Başım güney doğu yönüne gelecek biçimde beni
yere yatırmışlar. La Gorda, ölü gibi yattığımı söyledi. Onunla birlikte
Genaıolar ve küçük kız kardeşler de oradalarmış. Nagual kadın onlara
benim hasta olduğumu, ancak bir gün geri dönerek kendilerine
özgürlüklerine kavuşmakta yardımcı olacağını, zira bunu başarmadan benim
de özgür olamayacağomı anlatmıştı. Sil- vio Manuel bana nefesini vermiş
ve yaşama döndürmüş. Bu yüzden, la Gorda ve küçük kız kardeşler Silvio
Manuel’in benim efendim olduğumu anımsıyorlardı. Hiçbir şey olmamış gibi
beni yatağıma götürmüş ve uyumaya bırakmış. Uyandıktan sonra oradan
ayrılmış ve geri dönmemiştim. Daha sonra tüm olup biteni unutmuş, zira
bir daha hiç kimse onu sol yanına itmemiş. Geri dönüp, onu diğerlerinin
arasında bulduğum, o kasabaya yerleşmiş. Nagual Juan Matus ve Genaro iki
ayrı ev kurmuşlar. Genaro erkeklerin bakımını, Nagual Juan Matus’sa
kadınların bakımını üstlenmiş.
Uykuya daldığımda kendimi
bunalmış ve güçsüz hissediyordum. Uyandığımdaysa tamamen kendimdeydim;
içim içime sığmıyordu ve olağanüstü, o güne değin tanımadığım bir enerji
tüm bedenimi kaplamıştı. Ancak duyduğum bu heyecan, don Juan’ın bana la
Gorda’dan ayrılacağımı, ona yardım etmek üzere geri dönmeye hazır
olacağım güne kadar tek başıma kalıp, kusursuzlaştırmayı öğrenmem
gerektiğini söylediğinde kayboldu. Don Juan kaygılanmamamı ve cesaretimi
yitirmememi istedi, zira kuralın taşıyıcısı, gerçek görevimi bana
göstermek üzere bir gün mutlaka kendisini bana tanıtacaktı. O günden
sonra, oldukça uzun bir süre don Juan’ı görmedim. Geri döndüğümde
sürekli olarak bilincimin sağ yanından sol yanma geçmemi sağladı; bunu
yaparken iki amacı bulunuyordu. Birincisi, savaşçı topluluğu ve Nagual
kadınla aramdaki ilişkileri sürdürmemi sağlamak, İkincisiyse beni,
kendisiyle ilişkilerimin kalan yıllarında sürekli ilişkide bulunacağım
Zuleica’nın dolaysız gözetimi altında tutmaktı. Zuleica’nm gözetimine
teslim edilmemin nedenini don Juan şöyle açıklıyordu: Silvio Manuel’in
esas planına göre,biri sağ yanım, diğeri sol yanım için olmak üzere bana
öğretilmesi gereken iki tür yönerge bulunmalıydı. Sağ yana ait yönerge,
normal bilinç düzlemine aitti ve beni insanların içinde gizil durumda
farklı bir bilincin var olduğuna duyduğum mantıksal bir inanca
yönlendiriyordu. Bu yönergeden don Juan sorumluydu. Sol yana ait
yönergelerin bana öğretilmesi göreviyse Zuleica’ya verilmişti; bu
yönerge yüksek bilinç durumunu ve yalnızca ikinci dikkatin kullanımını
ilgilendiriyordu. Bu nedenle, Meksika’ya her gidişimde, zamanımın
yarısını Zuleica, diğer yarısını don Juan’la geçiriyordum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder