Moonchild White Crow Nagual
adamın takımını özgürlüğe doğru götürebilmesini yardım etmesi yoldan
çıkmasını engellemesi vc takıma yol göstermesi için, Kartal, Nagual
kadını öteki dünyaya götürür. Daha sonra, Nagual vc savaşçılarına
unutmaları emredilir. Karanlığa dalarlar ve
yeni görevler alırlar: kendilerini ve Kartal’ı anımsama görevi. Unutma
emri öylesine giiçlüdür ki, herkes birbirinden ayrılır. Kim olduklarını
anımsamazlar. Kartal, kendilerini yeniden anımsamayı başaracak
olurlarsa, kendi bütünlüklerini anımsayacaklarını düşünür. Ancak
böylelikle en son yolculuklarına çıkabilmeleri için gereken güce ve
dayanıklılığa sahip olabileceklerdir. Kendi bütünlüklerini yeniden
kazandıktan sonra kendilerine verilecek olan en son görev, çift
varlıklardan oluşan yeni bir çil't bulmak ve kuralı açıklamak yoluyla
onları yeni Nagual adam vc yeni Nagual kadına dönüştürmektir. Ve böylece
en az katılımla ilk Nagual adam vc Nagual kadın meydana getirildikten
sonra, bu yeni Nagual çifte, iz sürücü dört kadın savaşçı, üç erkek
savaşçı vc bir ulak sağlanır. İlk Nagual ve grubu geçidi aşmak üzere
hazır olduklarında, ilk Nagual kadın yol göstermek üzere onları bekliyor
olur. Daha sonra onlara, Nagual kadınla birlijkte diğer dünyaya
geçmeleri için emir verilir; Nagual kadın grubuna ışığıyla yol
gösterecek, Nagual adamsa bu işlemi yinelemek üzere yeryüzünde
kalacaktır. Bu arada yeryüzünde, Nagual'ın liderliği altında en az on
altı kişi olur: sekiz kadın savaşçı, Nagual da dahil olmak üzere dört
erkek savaşçı vc dört ulak. Dünyayı terk etme anında, yeni Nagual kadın
da onlara katılır ve sayı on yedi olur. Kendi kişisel gücü, gruba daha
fazla savaşçı eklenmesine izin veriyorsa, dörder kişiden oluşan
savaşçıların gruba eklenmeleri gerekir.
Don Juan’a kuralın insanlar tarafından nasıl bilindiğini sorduğumda bana kuralın sonsuz olduğunu ve bir savaşçının davranışlarının her yönünü kapsadığını söyledi. Kuralın yo- rumlanışı ve birikimi, çağlar boyunca tek görevleri Kartal’ı görmek, onun sonsuz akışkanlığını gözlemlemek olan görücülerin sorumluluğuymuş. Yaptıkları gözlemler sonucu görücüler, kişinin insanlığını içeren saydam kozanın kırılması koşuluyla, Kartal’da insanın belli belirsiz bir yansımasını bulabilirlermiş. Böyle bir durumda, Kartal’ın ödün vermez yargıları görücüler tarafından kavranabilir, doğru biçimde yorumlanabilir ve düzenli bir kural olarak bir araya getirilebilirmiş. Don Juan, kuralın bir masal olmadığını, özgürlüğe geçmenin sonsuzluk kavramından genelde anlaşıldığı gibi— sonsuza değin yaşamak anlamında—sonsuz yaşam olmadığını belirtti. Kural, kişinin ölüm anında normal koşullarda terk ettiği bilinci muhafaza edebileceğini söylüyormuş. Don Juan, bu bilincin korumasının ne anlama geldiğini açıklayamı- yordu, ya da belki de böyle bir bilinç onun kavrama yeteneğinin ötesindeydi. Velinimeti kendisine, geçiş anında kişinin üçüncü dikkate ulaştığını ve kendi bütünlüğü içinde bedeninin, bilgiyle canlandığını açıklamış. Bedende var olan tüm hücreler tek tek, aynı anda hem kendinin, hem de bedenin bütünlüğünün bilincine varıyormuş. Velinimeti ayrıca don Juan’a bu tür bir bilincin bölmelere ayrılmış zihinlerimize anlamsız görüneceğini de belirtmiş. Bu nedenle, bir savaşçının mücadelesinin en can alıcı noktası, kuralda belirtildiği anlamda geçişin, üçüncü dikkate geçiş sürecinin savaşçı tarafından ayrımsanması değil, böyle bir bilincin en baştan var olduğunun kavranması olurmuş. Don Juan, kuralın başlangıçta kendisi için, salt sözcükler dünyasında var olduğunu belirtti. Kuralın gerçek dünyaya nasıl uyarlanacağına aklı ermiyormuş. Bununla birlikte, velinimetinin etkin kılavuzluğu altında ve yoğun çalışmalarının sonucunda, kuralın özünü kavramayabilmeyi başarmış, onu bir efsane olarak değil, yararlı yönlendirmelerden oluşan bir dizge olarak benimsemiş. O andan itibaren, üçüncü dikkatin gerçekliği ile baş edebilmek konusunda bir sorunla karşılaşmamış. Kendi yönteminde tek engel, kuralın dünya üzerinde gerçekten var olan bir açıklığı, bir geçit yolunu bulmasını sağlayabilecek bir yol gösterici olduğu düşüncesine duyduğu neredeyse kesin inançmış. Bir şekilde, savaşçının gelişiminin birinci aşamasına gereksizce saplanıp kalmış. Sonuçta, bir lider ve bir öğretmen olarak Don Juan’ın görevi, çömezlere, özellikle de bana, kendi hatasını yinelememek üzere yol göstermek olmuştu. Onun en büyük başarısı bizlere, bir savaşçının gelişiminde var olan üç gelişim aşamasını hiçbirine takılıp kalmadan gösterebilmesiydi. Önce bizleri, kuralı bir yol gösterici olarak algılamamız için yönlendirmişti; daha sonra, kişinin en üstün bilince ulaşabileceğini, çünkü böyle bir bilincin var olduğunu anlamamızı sağlamıştı; daha sonra da, bilincin diğer yüzüne, gizli dünyasına açılan geçit yoluna ulaşabilmemiz için bize yol göstermişti. Don Juan bize, birinci aşama olan, kuralın bir yol gösterici olarak kabul edilmesi düzlemine doğru yol göstermek üzere, Nagual ve onun rolüne ilişkin bölümü ele almış, bunun apaçık bazı gerçeklere karşılık geldiğini göstermişti. Bunu göstermek üzere, yüksek bilinç düzleminde bulunduğumuz sırada, kural tarafından betimlenen sekiz insan tipinin örneklerini oluşturan kendi grubunun üyeleriyle sınırsız etkileşimlere girmemizi sağladı. Bu ilişkiler sürdükçe, kuralın daha karmaşık ve kapsamlı yönlerinin de ayrımına varıyorduk; ta ki ilk başta bir efsane şeklinde kavramsallaştırdığı- mız, ama özünde bir yol gösterici olan bir dizgenin ağma yakalandığımızı anlayıncaya kadar.
Don Juan’a kuralın insanlar tarafından nasıl bilindiğini sorduğumda bana kuralın sonsuz olduğunu ve bir savaşçının davranışlarının her yönünü kapsadığını söyledi. Kuralın yo- rumlanışı ve birikimi, çağlar boyunca tek görevleri Kartal’ı görmek, onun sonsuz akışkanlığını gözlemlemek olan görücülerin sorumluluğuymuş. Yaptıkları gözlemler sonucu görücüler, kişinin insanlığını içeren saydam kozanın kırılması koşuluyla, Kartal’da insanın belli belirsiz bir yansımasını bulabilirlermiş. Böyle bir durumda, Kartal’ın ödün vermez yargıları görücüler tarafından kavranabilir, doğru biçimde yorumlanabilir ve düzenli bir kural olarak bir araya getirilebilirmiş. Don Juan, kuralın bir masal olmadığını, özgürlüğe geçmenin sonsuzluk kavramından genelde anlaşıldığı gibi— sonsuza değin yaşamak anlamında—sonsuz yaşam olmadığını belirtti. Kural, kişinin ölüm anında normal koşullarda terk ettiği bilinci muhafaza edebileceğini söylüyormuş. Don Juan, bu bilincin korumasının ne anlama geldiğini açıklayamı- yordu, ya da belki de böyle bir bilinç onun kavrama yeteneğinin ötesindeydi. Velinimeti kendisine, geçiş anında kişinin üçüncü dikkate ulaştığını ve kendi bütünlüğü içinde bedeninin, bilgiyle canlandığını açıklamış. Bedende var olan tüm hücreler tek tek, aynı anda hem kendinin, hem de bedenin bütünlüğünün bilincine varıyormuş. Velinimeti ayrıca don Juan’a bu tür bir bilincin bölmelere ayrılmış zihinlerimize anlamsız görüneceğini de belirtmiş. Bu nedenle, bir savaşçının mücadelesinin en can alıcı noktası, kuralda belirtildiği anlamda geçişin, üçüncü dikkate geçiş sürecinin savaşçı tarafından ayrımsanması değil, böyle bir bilincin en baştan var olduğunun kavranması olurmuş. Don Juan, kuralın başlangıçta kendisi için, salt sözcükler dünyasında var olduğunu belirtti. Kuralın gerçek dünyaya nasıl uyarlanacağına aklı ermiyormuş. Bununla birlikte, velinimetinin etkin kılavuzluğu altında ve yoğun çalışmalarının sonucunda, kuralın özünü kavramayabilmeyi başarmış, onu bir efsane olarak değil, yararlı yönlendirmelerden oluşan bir dizge olarak benimsemiş. O andan itibaren, üçüncü dikkatin gerçekliği ile baş edebilmek konusunda bir sorunla karşılaşmamış. Kendi yönteminde tek engel, kuralın dünya üzerinde gerçekten var olan bir açıklığı, bir geçit yolunu bulmasını sağlayabilecek bir yol gösterici olduğu düşüncesine duyduğu neredeyse kesin inançmış. Bir şekilde, savaşçının gelişiminin birinci aşamasına gereksizce saplanıp kalmış. Sonuçta, bir lider ve bir öğretmen olarak Don Juan’ın görevi, çömezlere, özellikle de bana, kendi hatasını yinelememek üzere yol göstermek olmuştu. Onun en büyük başarısı bizlere, bir savaşçının gelişiminde var olan üç gelişim aşamasını hiçbirine takılıp kalmadan gösterebilmesiydi. Önce bizleri, kuralı bir yol gösterici olarak algılamamız için yönlendirmişti; daha sonra, kişinin en üstün bilince ulaşabileceğini, çünkü böyle bir bilincin var olduğunu anlamamızı sağlamıştı; daha sonra da, bilincin diğer yüzüne, gizli dünyasına açılan geçit yoluna ulaşabilmemiz için bize yol göstermişti. Don Juan bize, birinci aşama olan, kuralın bir yol gösterici olarak kabul edilmesi düzlemine doğru yol göstermek üzere, Nagual ve onun rolüne ilişkin bölümü ele almış, bunun apaçık bazı gerçeklere karşılık geldiğini göstermişti. Bunu göstermek üzere, yüksek bilinç düzleminde bulunduğumuz sırada, kural tarafından betimlenen sekiz insan tipinin örneklerini oluşturan kendi grubunun üyeleriyle sınırsız etkileşimlere girmemizi sağladı. Bu ilişkiler sürdükçe, kuralın daha karmaşık ve kapsamlı yönlerinin de ayrımına varıyorduk; ta ki ilk başta bir efsane şeklinde kavramsallaştırdığı- mız, ama özünde bir yol gösterici olan bir dizgenin ağma yakalandığımızı anlayıncaya kadar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder