20 Kasım 2017 Pazartesi

KRAL...

Moonchild White Crow savaşçıların son amacı üçüncü dikkat içinde nihai atlayıştır; bütün yorumlama formlarından kurtuluş. Enerjiyi sıkıştırmak için gereken ahengi yaratmak amacıyla, elzem olan enerji niceliği, ancak ciddi bir kitlenin özel uzlaşması aracılığıyla elde edilebilir.
Bununla beraber, klanlann çoğunluğu enerji tamlığına ulaşmaya haiz olamadığından, naguallar ikinci dikkatin bağnnda yaşanabilir bir vaha inşa ederler; görücülerin tek başlarına ya da küçük gruplar halinde gittikleri, rüyanın uzak bir bölgesi içinde kurulmuş görkemli bir niyet yapısı. Ona ‘niyetin kubbesi’ diyorum, zira görülebilir biçimi bir kubbeninki gibidir, fakat Don Juan ona ‘naguallar mezarlığı’ demeyi tercih ederdi

·

Moonchild White Crow piramitlerdeki büyücülerin ikinci dikkatleriyle yaptıklarından hoşlanmayan, bu yüzden piramitlere içindekilerle birlikte zarar veren başka savaşçılar gelmiş olmalı. “Nagual, yeni savaşçıların da kendisi gibi üçüncü dikkatin savaşçıları olduğuna inanıyordu; ikinci dikkatin sabitleşmesinin kargışından dehşete düşen savaşçılar. Piramitlerdeki büyücüler, sabitleştirme üzerine kendilerinden geçecek ölçüde yoğunlaşmışlar. Ne olduğunu anladıklarındaysa artık iş işten geçmiş.” Don Juan, bir bütün olarak varoluşumuzun algılanabilen iki bölümden oluştuğunu söylemişti. Bunların birincisi, hepimizin algılayabildiği cismani beden; İkincisi ise, yalnızca görücülerin algılayabildiği, bizlere devasa saydam yumurtalar görünümünü veren bir koza olan saydam bedenmiş. Don Juan’ın söylediğine göre, büyücülüğün en önemli amaçlarından biri de bu saydam kozaya ulaşabilmekmiş; bu amaç, rüya görmenin incelikli bir biçimde kullanımı ve onun yapmama adını verdiği, oldukça titizlik gerektiren dizgesel bir uygulamayla gerçekleşirmiş. Don Juan yapmamayı tüm varoluşumuzu, saydam kısmının farkına varmaya yönelten alışılmadık bir eylem olarak tanımlamıştı. Bu kavramları açıklamak üzere don Juan bilincimizi gelişigüzel üç bölüme ayırmıştı. Bu bölümlerin en küçüğüne birinci dikkat adını veriyordu. Bunun her normal insan tarafından gündelik yaşamla başa çıkabilmek üzere geliştirilen bilinç olduğunu ve cismani bedenin farkındalığını kapsadığını belirtmişti. Daha geniş olan ve ikinci dikkat adını verdiği bölümü, saydam kozamızı algılayabilmemiz ve saydam varlıklar olarak davranabilmemiz için gerek duyduğumuz far- kındalık şeklinde tanımlamıştı. Söylediğine göre saydam bedenin farkındalığını kapsayan ikinci dikkat, özenli bir eğitim süreciyle ya da ani bir sarsıntı sonucu ortaya çıkmadığı sürece yaşamımız boyunca geri planda kalırmış. Bilincimizin en büyük parçasını oluşturan son bölümeyse üçüncü dikkat adını veriyordu; bu, cismani ve saydam bedenlerimizin farkın- dalığının, tanımlanamaz özelliklerini kaynaştıran sınırsız bilinçmiş

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder