Moonchild White Crow Felekiyyûn:
Astronomi/gök bilimi ile uğraşanlar demektir. Kur’an’da felek kelimesi,
iki yerde geçer. Bu iki âyette felek; küre, yörünge anlamında
kullanılır. “Ne güneşin aya erişmesi kendine yaraşır, ne de gece,
gündüzün önüne geçebilir. Hepsi bir felekte (yörüngede) yüzmektedir.”; “O, geceyi, gündüzü, Güneşi, Ayı yaratandır. Her biri bir felekte / yörüngede yüzmektedir.”
Şimdiki
bilim açısından geçersiz olan ve bizim açımızdan da bâtıl görüşe,
Batlamyus teorisine göre, bütün felekleri saran en büyük ve en yüksek
feleğe, Atlas feleği denir. Atlas feleği dönerken diğer sekiz feleği de
kendi istikametinde dönmeye zorlar. Bu dönüş büyük bir özellik taşır.
İnsanların talihleri, refah ve mutlulukları üzerinde değişken ve aksi
durumlar ortaya koyar. İşte felekler üzerine şikâyetin arka planında bu
anlayış vardır. Eski zamanlardaki bâtıl inanışa göre, Güneş feleğin ve
göğün sultanıdır. Diğer gezegenler de onun çevresinde birer vazife ve
hizmet görürler. Buna göre Ay vezir, Utarid kâtip, Merih başkumandan,
Müşteri kadı, Zühal bekçi, Zühre de çalgıcıdır. İlk yedi felekteki
gezegen yıldızların insanlar üzerinde hayırlı ve hayırsız tesirleri
olur. Bu tesirler, o yıldızın etkisinde doğan kişiler üzerinde değişik
haller ortaya koyar. Mesela Merih ile Zuhal uğursuz, Güneş ile Müşteri
uğurlu yıldızlardır. Diğerleri ise bazen uğurlu, bazen uğursuz olurlar.
Bu bâtıl inanca göre bu yıldızların yeryüzüne hâkim oldukları aylar,
günler ve saatler vardır. Uğurlu saatler ve uğursuz saatler, böylece
insanlar ve onların üzerinde etkili olurlar. İnsanlar da bu saatlerde
başlarına gelenler için şikâyet eder veya memnuniyet bildirirler.
Yıldızların
insanın kaderine hâkim oldukları inancı, feleğin kader mânâsını
kazanmasına yol açmıştır. Araplar, bu anlamda feleğe dehr, İranlılar
çarh derler. Bu felek teorisinin, gök cisimleri ve gök hâdiselerinin
insanın kaderine hâkim olduğu anlayışı ile birlikte eski bâtıl dinlerde
de büyük bir yer ayrıldığını görüyoruz. İslâm kaynaklarının haber
verdiği Sabiîler (Yıldıza tapanlar) bunlardır. Bu bâtıl inanca göre
yıldızların kimi uğurlu, kimi uğursuzdur. Yıldızların her biri belli
günlere ve saatlere hâkimdir. İlm-i nücum veya yıldız falı ile
uğraşanlar, insanın doğduğu gündeki yıldızların veya burçların durumuna
bakarak insanın sağlığını, ahlâkını, başarı derecesini, kısaca kader ve
talihini keşfetmeye çalışırlar.
Edebiyatta felek, daha
çok şikâyet yerine kullanılır. Edebiyatın feleğe karşı tutumu
olumsuzdur. Çünkü felek, kıyıcı, zâlim ve hilekârdır. Sözüne güven
olmaz. Kimse onun elinden aman bulmamıştır. Aşığı sevgilisinden ayıran,
insanı mihnete gark eden, tam amacına ulaşacağı sırada talihini ters
çeviren felektir.
İlkel bâtıl dinlerden, bâtıl
inanışlardan, mitolojiden ve efsanelerden kaynaklanarak halk
muhayyilesinde oluşan felek-kader münasebeti, feleğin halk arasında
kambur felek, kahpe felek gibi tâbirlerle anılmasına, feleğin
çemberinden geçmiş gibi deyimlerin oluşmasına sebep olmuştur.
Rüzgârgülü’ne eskiden çark-ı felek denirdi....
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder