20 Kasım 2017 Pazartesi

KRAL..

Moonchild White Crow Birtakım resmi belgeler gerekiyormuş. Aslında bu belgeler don Juan’ın cebindeymiş; ancak o hiçbir şey bilmiyormuş, gerçek anlamda umutsuzmuş gibi davranmış, bürokratik mekanizmanın ona tam bir muamma gibi göründüğünü belli etmiş. Tam bir kafasız gibi görünmek onun için hiç de zor olmamış; söylediğine göre, tüm yapması gereken, bir zamanlar normal bilinç düzlemi olarak kabul ettiği zihin durumuna geri dönmek olmuş. Kızla ilişkisinini olabildiğince uzatmayı amaçlamış. Çift kadınların son derece ender bulunduklarını akıl hocası kendisine belirtmiş ve o da daha sonraki deneyimlerinde akıl hocasının doğru söylediğini anlamış. Akıl hocası ayrıca don Juan’ı uyararak, çift kadınların sahip oldukları içsel özelliklerin onları oldukça uçarı yaptığını belirtmiş. Don Jııan, kozlarını doğru biçimde oynayamamak- tan, kızın gitmesinden korkuyormuş. Vakit kazanmak üzere, kızın sempatisini kazanmaya çalışıyormuş. Resmi belgelerin kaybolduklarını söyleyerek işlemi daha da geciktirmiş. Hemen her gün, kıza farklı bir belge getiriyormuş. Kız önce belgeyi okuyor, sonra üzüntü içinde getirdiği belgenin doğru belge olmadığını söylüyormuş. Don Juan’ın içler acısı halinden öylesine etkilenmiş ki ona, kendisi için belgelerin yerine yeminli beyan hazırlaması için bir avukat tutmayı bile önermiş. Bu olaydan üç ay sonra, don Jııan belgeleri teslim etme zamanının geldiğine karar vermiş. O zamana kadar kız ona alışmış ve artık her gün onu görmeyi umuyormuş. Don Juan son bir kez daha, ona teşekkür etmeye ve veda etmeye gelmiş. Kıza, onun için yaptıklarına karşılık olarak bir armağan vermek istediğini, ancak yanında yemek yiyecek parasının bile olmadığını söylemiş. Kız, onun açık sözlülüğünden etkilenerek onu öğle yemeğine götürmüş. Yemek sırasında don Juan, düşünceli bir sesle, bir armağanın mutlaka parayla satın alınan bir nesne olması gerekmediğini, armağanın, sahip olmaktan çok, armağanı vereni anımsatan bir şey olabileceğini söylemiş. Kız, don Juan’ın sözlerinden etkilenmiş. Don Juan ona Kızılderililere ve onların içinde bulundukları yoksulluğa karşı şefkat duyduğunu anımsatmış. Don Juan Kızılderilileri— yoksul zavalılar olarak değil, sanatçılar olarak— farklı bir ışıkta görmeyi isteyip istemediğini sormuş. Erk dansçıları geleneğinin son üyesi olan yaşlı bir adam tanıdığım, eğer isterse adamın onun için dans edebileceğini belirtmiş; kızı, yaşamı boyunca böyle bir şey göremeyeceğini, bunun yalnızca Kızılderililerin tanık olduğu bir olay olduğuna inandırmış. Kız bu teklifi memnuniyetle kabul etmiş. İşten çıktıktan sonra arabasıyla don Juan’ı almış ve don Juan’ın Kızılderilinin yaşadığını söylediği yere doğru yollanmışlar. Don Juan kızı kendi evine götürmüş. Evden oldukça uzak bir mesafede, kıza arabayı durdurmasını söylemiş ve yolun kalan bölümünü yürümüşler. Eve varmadan önce don Juan durup tozlu, kurumuş çamur zemin üzerinde ayağıyla bir çizgi çizmiş. Kıza bu çizginin bir sınır olduğunu belirtmiş ve onu bu sınırı geçmesi için zorlamış. Nagual kadın bana, o ana kadar gerçek bir Kızılderili dansçısıyla karşılaşmak düşüncesinin ona son derece çekici geldiğini, ancak yaşlı Kızılderili toprak üzerinde bir çizgi çizerek bunun bir sınır olduğunu söylediğinde, tereddiite kapıldığını açıklamıştı. Daha sonra don Juan kendisine bu sınırın yalnızca onun için çizilmiş olduğunu, bir kez bu çizgiyi aştıktan sonra geri dönülemeyeceğini belirttiğinde iyice paniğe kapılmış. Kızılderili onun şaşkınlığı fark etmiş ve kendisini rahatlamaya çalışmış. Kibar bir tavırla kolunu okşayarak kendisi oradayken ona hiçbir zarar gelmeyeceği konusunda güvence vermiş. Ona sınırın dansçı için simgesel bir ödeme yolu olduğunu, zira Kızılderili’nin para istemediğini açıklamış. Ri- tüel paranın yerine geçiyormuş ve ritüel, onun kendi isteğiyle sınırı geçmesini gerektiriyormuş. Yaşlı Kızılderili sınırı aşmış ve ona tüm bunların kendisine göre saçmalıktan başka bir şey olmadığını, ancak Kızılderili dansçının kendilerini içeriden gözlediğini ve eğer dansını görmek istiyorsa, onun istediği şekilde davranılması gerektiğini söylemiş. Nagual kadın, söylediğine göre, birdenbire öyle bir korkuya kapılmış ki, çizgiyi bir türlü aşamamış. Yaşlı Kızılderili onu razı etmeye çalışarak, sınırı aşmanın tüm beden için
yararlı olduğunu söylemiş. Çizgiyi aşmak yalnızca kendisini daha genç hissetmesine yardımcı olmakla kalmamış, aynı zamanda onu gerçekten daha genç kılmış, sınırın böyle bir erki varmış. Söylediklerinin gerçekliğini kanıtlamak için sınırı bir kez daha geçmiş ve geçer geçmez, omuzları düşmüş, ağzının kenarları aşağı doğru inmiş, gözleri parlaklığını yitirmiş. Nagual kadın, sınırı geçmenin neden olduğu farklılaşmaları y a d s ı y a m a m ı ş. Don Juan çizgiyi üçüncü kez aşmış. Kısa ve kesin devinimlerle derin bir nefes almış ve göğsünü germiş. Nagual kadın, bir an onun sarkıntılık edeceği düşüncesinin zihninden geçtiğini söylemişti. Arabası, koşarak ulaşamayacağı kadar uzaktaymış.

Moonchild White Crow
Moonchild White Crow Yapabileceği tek şey, kendi kendine bu ihtiyar Kızılderiliden korkmanın budalaca olduğunu söylemek olmuş. Daha sonra yaşlı adam onun mantığına ve mizah anlayışına seslenmiş. Sanki istemeden bir sırrı açıklıyormuş, kendini ele veriyormuş gibi bir sesle, dansçıyı hoşnut etmek için genç biriymiş gibi davranmaya çalıştığını, sınırı geçmek konusunda kendisine yardımcı olmadığı takdirde, kamburunu çıkartmadan yürümenin yol açtığı gerginlik yüzünden her an düşüp bayılabileceğini söylemiş. Sergilediği gösterinin neden olduğu yoğun gerginliği göstermek üzere, çizgi boyunca bir ileri bir geri yürümüş. Nagual kadın, kendisine yalvaran bir ifadeyle bakan gözlerden, genç bir insana öykünmenin bu yaşlı bedende uyandırdığı acıların okunabildiğim söylemişti. Ona yardım etmek ve bu işe bir son vermek üzere çizgiyi aşmış; artık eve gitmek istiyormuş. Çizgiyi aştığı an, don Juan olağanüstü bir çeviklikle sıçramış ve kayar gibi büyük bir rahatlıkla evin çatısına tırmanmış. Nagual kadın, don Juan’ın dev bir bumerang gibi havada süziildüğünü söylemişti. Sıçrayarak yanına geldiğinde Nagual kadın sırtüstü yere devrilmiş. O güne değin hiç bu kadar korkmamış, böylesine olağanüstü bir şeyi ilk kez gördüğü için de aynı ölçüde heyecanlanmış. Yaşlı adama, böyle- sine muhteşem bir gösteriyi nasıl başardığını bile sorama- mış. Tek istediği bir an önce arabasına binip evine gitmekmiş. Yaşlı adam, ayağa kalkması için ona yardım etmiş ve kendisini kandırdığı için ondan özür dilemiş. Dansçının aslında kendisi olduğunu ve evin üzerinden sıçrayışının da onun dansı olduğunu söylemiş. Ona, uçuş yönüne dikkat edip etmediğini sormuş. Nagual kadın elini saatin ters yönüne doğru daire biçiminde çevirmiş. Yaşlı adam onun başını babacan bir tavırla okşamış ve onun böylesine dikkatli oluşunun iyiye alamet olduğunu söylemiş. Daha sonra da, düştüğünde sırtını incitmiş olabileceğini, iyi olduğundan kesinlikle emin olmadan gitmesine izin vermeyeceğini belirtmiş. Atak bir hareketle, omuzlarını düzleştirmiş, çenesini ve haşininin arka kısmını, belkemiğini dikleştirmek ister gibi yukarı doğru kaldırmış. Daha sonra da, kürek kemiğinin üzerine sert bir darbe indirerek, ciğerlerindeki tüm havayı boşaltmış. Nagual kadın bir an nefes alamadığını hissetmiş ve bayılmış. Kendine geldiğinde don Juan’ın evindeymiş. Burnu kanıyor, kulakları uğulduyormuş, nefesi hızlanmış ve gözlerini bir nokta üzerinde odaklayamıyormuş. Don Juan kıza derin nefes almasını ve sekize kadar saymasını söylemiş. Nefes aldıkça, etrafındaki her şey berraklaşıyormuş. Bana söylediğine göre, öyle bir an gelmiş ki, tüm oda bir akkor halini almış; her şey kehribar renkli bir ışığın altında parlıyormuş. Kendini kaybeder gibi olmuş ve artık derin nefes alamıyor- muş. Artık kehribar renkli ışık öylesine yoğunlaşmış ki, bir sisi andırmaya başlamış. Daha sonra sis, kehribar renkli ipliklerden oluşan bir ağa dönüşmüş. Görüntü sonunda kaybolmuş, ancak dünya bir süre daha tekdüze bir biçimde kehribar rengine bürünmüş olarak kalmış.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder