Moonchild White Crow Don
Juan için bu savaşçılarla karşılaşmak, yalnızca ona kasıtlı bir biçimde
güçlükler yarattıkları için değil, aynı zamanda bu karşılaşmanın özünde
son derece önemli bir buluşu ortaya çıkartmak üzere tasarlanmış olduğu
için, gerçekten güç bir sınav olmuş. Don
Juan, tüm katılanlar aynı bilinç düzleminde bulunmadıkça, sol yan
bilincinde ilişki kurulamayacağını belirtmişti. Bizlerin, onun
savaşçılarıyla ilişkilerimizi sürdürmemiz dışında, sol yan bilincine
girmemize izin vermemesinin nedeni buydu. Velinimetinin kendisi üzerinde
uyguladığı yöntem de böyleymiş. Don Juan, velinimetinin grubundaki
üyelerle ilk kez karşılaşmasında olup bitenler hakkında bana kısaca
bilgi verdi. Onun deneyimini, ne beklemem gerektiği konusunda bir örnek
olabileceğimi düşünüyordu. Velinimetinin dünyasının olağanüstü
düzenliymiş. Grubundaki üyeler, Meksika’nın her bölgesinden gelen
Kızılderili savaşçılardan oluşuyormuş. Onunla karşılaştıklarında, güney
Meksika’nın ücra, dağlık bir bölgesinde yaşıyorlarmış. Evlerine varır
varmaz, don Juan birbirine tıpatıp benzeyen iki kadınla karşılaşmış. O
güne değin gördüğü en iri Kızılderili kadınlarmış bunlar. Asık suratlı
ve sert tavırlıymışlar, ama yüz hatları çok sevimliymiş. Aralarında
yürümeye çalıştığında onu kocaman göbeklerinin arasında yakalayıp
kollarını sıkı sıkı kavradıktan sonra onu dövmeye başlamışlar. Daha
sonra onu yere atıp üzerine oturmuşlar ve neredeyse kaburgalarını
kıracaklarmış. On iki saati aşkın bir süre ki- mıldamasına izin
vermemişler, bu arada velinimetiyle oracıkta sohbete dalmışlar;
velinimeti tüm gece boyunca hiç durmadan konuşmak zorunda kalmış ve en
sonunda sabahın ilerleyen saatlerinde kadınlar don Juan’in ayağa
kalkmasına izin vermişler. Söylediğine göre onu en çok korkutan şey,
kadınların gözlerindeki kararlılık ifadesiymiş. İşinin bittiğini,
kadınların sözlerini tutup, o ölünceye kadar üzerinden kalkmayacaklarına
inanmaya başlamış.
Normalde, bir sonraki savaşçı
grubuyla buluşmadan önce arada bir haftalık bir bekleme süresi
bulunurmuş, ama velinimeti onu savaşçılarının arasına bırakıp gitmeyi
planladığı için, don Juan vakit geçirmeksizin diğerleriyle
buluşturulmuş. Bir gün içinde tüm savaşçılarla tanışmış ve tümü de ona
pislikmiş gibi davranmışlar. Onun bu iş için uygun adam olmadığını, çok
kaba ve fazlasıyla ahmak olduğunu, hem çok genç, hem de şimdiden
bunamaya başladığını söylemişler. Velinimeti, onu zekice savunmuş, bu
koşulları değiştirebileceklerini ve böylesine çetin bir uğraşın gerek
kendileri, gerekse don Juan için büyük bir zevk sayılması gerektiğini
öne sürmüş. Don Juan, ilk izleniminde haklı çıktığını belirtmişti. O
günden sonra onu bekleyen, yalnızca ağır iş ve güçlükler olmuş.
Kadınlar, don Juan’ın ele avuca sığmayan biri olduğunu ve kendisine dört
kadını yönetmek gibi karmaşık ve hassas bir görevi yerine getirmek
konusunda güvenilemeyeceğini görmüşler. Aynı zamanda birer görücü
oldukları için, kuralı kendilerince yorumlayarak, don Juan’m önce erkek
savaşçılarla, daha sonra dört kadınla birlikte olmasının daha yerinde
olacağı kararma varmışlar. Don Juan, kadınların görüşünün doğru olduğunu
söylemişti, çünkü, kadın savaşçılarla baş edebilmesi için bir Nagual’ın
gücünün doruğunda olması gerekirmiş; böyle bir erk durumuysa, yüksek
bir dinginlik ve insani duyguların en az yer aldığı bir denetim gücü
gerektirirmiş ki, o aşamada onun için böyle bir durumu düşünmek bile söz
konusu değilmiş. L. Velinimeti, don Juan’ı tüm grup içinde en acımasız
ve ödün vermez savaşçılar olan iki batılı kadının gözetimine vermiş. Don
Juan, kural gereği batılı kadınların gözü dönmüş çılgınlar olduğunu,
bunlara dikkat edilmesi gerektiğini söylemişti. Bu kadınlar, rüya görme
ve iz siirme sonucu, sağ yanlarını, yani akıllarını yitirirlermiş.
Bilinçlerinin sol yanı olağanüstü keskinleştiği için mantıkları kolayca
uçup gidermiş. Bir kez ussal yanlarını yitirdikten sonra, eşsiz birer
rüya
görücü ve iz sürücü olabilirlermiş, çünkü artık
onları alıkoyabilecek herhangi bir ussal safra kalmazmış. Don Juan bu
kadınların onu kösnül duygularından kurtardıklarını anlattı. Zihni ödül
ve kişisel doyum düşüncelerinden tümüyle arınıncaya değin, altı ay
boyunca, zamanın büyük bir bölümünü, tütsülenen bir et parçası gibi,
mutfağın tavanından sarkan deri bir kayışla havada asılarak geçirmiş.
Don Juan, deri kayışın bedensel olmayan bazı hastalıkların sağaltımı
için olağanüstü yararlı bir düzenek olduğunu belirtmişti. Burada
düşünülen, kişinin havada asıldığı nokta yerden ne denli yüksekteyse ve
kişi yere değmeden ne denli uzun süre havada asılı kalırsa, gerçek
anlamda arıtıcı bir etkinin gerçekleşme olasılığını da o denli yüksek
olacağıymış. Batılı savaşçılar tarafından arındırıldığı sırada, diğer
kadınlar grubu için erkek ve kadın savaşçı arayışındaymışlar. Bunu
başarmak yıllar sürmüş. Bu arada don Juan, velinimetinin tüm
savaşçılarıyla tek başına etkileşime girmek zorunda bırakılmış. Bu
savaşçıların varlıkları ve don Juan’ın onlarla temasları, öylesine ezici
bir etki yaratıyormuş ki don Juan onlardan hiçbir zaman
kurtulamayacağını düşünüyormuş. Bu süreç onun kuralın varlığına toptan
ve harfi harfine bağlanmasıyla sonuçlanmış. Don Juan, öteki dünyaya
ulaşan hakiki bir geçit yolunun varlığı üzerinde düşünerek çok zaman
harcadığını belirtmişti. O, böyle bir uğraşı, her durumda önlenmesi
gereken bir tuzak olarak görüyordu. Bu tuzağa düşmemi önlemek üzere,
kendi grubunun üyeleriyle gerekli ilişkileri sürdürdüğüm sırada beni, la
Gorda ya da diğer çömezlerden birinin koruması altında tutuyordu. Benim
durumumda, don Juan’ın savaşçılarıyla buluşmak, uzun bir sürecin nihai
sonucuydu. Don Juan’la aramızdaki gündelik konuşmalarda bu konudan asla
söz edilmezdi Onların varlığını yalnızca bana zaman zaman bölümler
halinde açıkladığı kuraldan yapmış olduğum çıkarsamalardan
anlayabiliyordum. Daha sonra bana, onların gerçekten vaı olduklarını, en
sonunla onlarla karşılaşacağımı söylemişti.
Birtakım genel yönergeler ve önerilerde bulunarak beni bu karşılaşmaya hazırlamıştı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder